
TBBulgurlular kullanıcısının paylaşımları
-
Crystal Spiders, Yeni Albümü “Metanoia” ile Psikedelik Doom Evrenine Derinlemesine Bir Yolculuk Sunuyor
Raleigh, Kuzey Karolina çıkışlı stoner rock üçlüsü Crystal Spiders, üçüncü stüdyo albümleri “Metanoia”yı 23 Mayıs 2025 tarihinde Ripple Music etiketiyle yayınladı. Albüm, grubun önceki çalışmalarında olduğu gibi doom yüklü riff'ler ve psikedelik öğelerle bezeli bir sound sunuyor. Albüm, Volume 11 Studios'ta Mike Dean (Corrosion of Conformity) prodüktörlüğünde kaydedildi ve Brad Boatright tarafından Audiosiege Mastering Studios'ta mastering işlemleri gerçekleştirildi. Albümün kapak tasarımı ise Tyler Pennington tarafından yapıldı.
-
Chepang, Yeni Albümü “Jhyappa” ile Grindcore Sahnesine Güçlü Bir Geri Dönüş Yapıyor
Nepal'in Katmandu şehrinden çıkıp New York'un Queens bölgesine uzanan bir müzikal yolculuğun ürünü olan Chepang, 23 Mayıs 2025 tarihinde yeni albümleri “Jhyappa”yı dinleyicilerle buluşturdu. Relapse Records etiketiyle yayınlanan bu albüm, grubun "immigrindcore" olarak tanımladığı tarzının en güncel yansıması. Albüm, toplamda dokuz parçadan oluşuyor ve yaklaşık 20 dakikalık bir süreye sahip. Şarkı sözleri tamamen Nepali dilinde yazılmış olup, kişisel ve içsel mücadeleleri konu alıyor. Gitarist Kshitiz Moktan, albümün konseptini "kendi içindeki olumsuz enerjiyi serbest bırakma ve kendini yeniden keşfetme süreci" olarak tanımlıyor. Albümün prodüksiyon süreci, Kevin Bernsten tarafından Developing Nations ve The Magpie Cage Recording Studios'ta gerçekleştirilmiş, mastering işlemleri ise James Plotkin tarafından yapılmıştır. Albüm kapağı, Japon sanatçı Masato Chaos tarafından tasarlanmış olup, öz-immolasyon temasını işlemektedir. Moktan, bu temanın herhangi bir dini ya da siyasi mesaj içermediğini, bireyin kendi içsel mücadelelerini temsil ettiğini belirtmiştir. Jhyappa, dijital platformların yanı sıra CD, LP ve kaset formatlarında da satışa sunulmuştur. Albümün tanıtımı kapsamında, grubun "Parichaya 2.0 / Shakti (Force)" ve "Nirnaya" parçalarına ait müzik videoları da yayınlanmıştır.
-
…And Oceans, Yeni Albümü “The Regeneration Itinerary” ile Duyusal ve Felsefi Bir Yolculuğa Çıkartıyor
Finlandiya merkezli symphonic black metal grubu …And Oceans, yaklaşık otuz yıla yayılan müzikal yolculuklarının yeni halkası olan “The Regeneration Itinerary” albümünü 23 Mayıs 2025 tarihinde yayınladı. Season Of Mist etiketiyle çıkan bu albüm, grubun hem avant-garde hem de melodik yönlerini bütünleştiren katmanlı ve entelektüel bir yapıyı temsil ediyor. Albüm, kaotik black metal unsurları ile sinematik atmosferler arasında kurulan denge sayesinde felsefi bir anlatı formuna bürünüyor. Vokalist Mathias Lillmåns, simya sembolizmi ve ışık-gölge karşıtlığı gibi metafizik temalardan ilhamla, parçalar arasında geçişli bir anlatı kurguluyor. Gitarist Timo Kontio ve Teemu Saari, bas gitarist Pyry Hanski, klavyeci Antti Simonen ve davulcu Kauko Kuusisalo, albümün hem teknik hem de duygusal yönünü katmanlı bir yapı içinde sunuyor. Juho Räihä tarafından kaydedilen albümün miks ve mastering işlemleri, Stockholm'deki ünlü Necromorbus Studio’da Tore Stjerna tarafından gerçekleştirildi. Albümde yer alan şarkılar, ilk parça “Inertiae”’den son parça “The Terminal Filter”’a kadar bir varoluş dönüşümünü resmediyor; hem bedensel hem ruhsal bir yolculuğu sembolize ediyor.
-
MG3 "DemirNefer" EP'sini Yayınladı
Türkiye'nin heavy/thrash metal sahnesinde aktif rol oynayan gruplarından MG3, yeni EP çalışması “DemirNefer”i 23 Mayıs 2025 tarihinde yayınladı. EP, dijital müzik platformlarında dinleyicilerin beğenisine sunuldu. Grup, bu yeni çalışmayla birlikte müzikal üretim sürecine yeni bir halka eklerken, “DemirNefer”in hem içerik hem de yapı itibarıyla dinleyiciyle buluşmasından dolayı memnuniyetini paylaştı. Resmi açıklamada EP, grubun sanat yolculuğundaki güncel adımı olarak tanımlandı. “DemirNefer”, şu anda tüm dijital müzik platformları üzerinden erişime açık.
-
İzmirli Metal Charm'dan Yeni Albüm: "Visions Of Escape"
İzmir merkezli melodik death metal topluluğu Metal Charm, ikinci stüdyo albümü "Visions Of Escape" ile müzikal serüveninde kritik bir aşamaya eriştiğini duyurdu. Grubun yaklaşık bir yıllık titiz ve özverili bir çalışmanın ürünü olarak ortaya koyduğu albüm, müzikal evrimini ve sanatsal vizyonunu müzikal evrimini ve sanatsal vizyonunu daha sofistike ve derinlikli bir düzeye taşıyor. Albümün dikkat çeken özelliklerinden biri, her bir enstrümanın canlı olarak kaydedilmesi. Bu durum, albümün dinamik ve organik bir karakter kazanmasını sağlarken, aynı zamanda grubun teknik becerilerinin ve performans kalitesinin altını çiziyor. Ayrıca albümün lirik içeriği, distopik temaları metaforik ve sembolik bir dille ele alarak, dinleyiciye düşünsel açıdan zengin ve katmanlı bir deneyim sunuyor. "Visions Of Escape", karamsar ve gerçekçi bir atmosfer yaratmasına rağmen, satır aralarında saklı kalmış umut unsurlarıyla dengelenmiş bir duygu bütünlüğüne sahip. Albümde yer alan şarkılar arasında "Time To Restart", "Future In That Moment" ve "Unjust World" gibi öne çıkan eserler bulunuyor. Bu şarkılar, melodik yapılarının yanı sıra teknik zenginlikleri ve yaratıcı düzenlemeleriyle de dikkat çekiyor. Metal Charm, bu albümle birlikte, melodik death metal türüne özgün bir yorum getirerek hem yerel hem de uluslararası arenada adını daha geniş kitlelere duyurmayı amaçlıyor. Müzik eleştirmenleri tarafından da beğeniyle karşılanan "Visions Of Escape", dinleyicilere melodik ve teknik unsurların kusursuz birleşimini sunarken, grubun gelecekteki projeleri için de güçlü bir temel oluşturuyor. Albümün genel yapısı, Metal Charm'ın melodik death metal janrına dair yenilikçi fikirlerini ve iddialı duruşunu açıkça ortaya koyuyor. Metal Charm'ın "Visions Of Escape" albümü, melodik death metal türünün sınırlarını genişleten, akademik bir derinlik taşıyan ve kalıcı bir etki yaratma potansiyeline sahip iddialı bir çalışma olarak öne çıkıyor. Albüm şu anda tüm dijital platformlarda dinleyicilerin beğenisine sunulmuş durumda. Grup hakkında daha detaylı bilgi için AĞIR MEKAN Yerli Gruplarımız Veritabanını inceleyebilirsiniz!
-
Hayko Cepkin'den 20. Yıla Özel Dev Albüm: "Sizi Büyüten Şarkılar"
Türk rock ve metal müziğinin önemli isimlerinden Hayko Cepkin, kariyerindeki 20. yılını "Sizi Büyüten Şarkılar" adlı özel albümle kutluyor. Albüm, sanatçının bugüne kadar sevilen şarkılarından oluşan dev bir derleme niteliği taşıyor. "Sizi Büyüten Şarkılar" albümünde toplam 80 şarkı bulunuyor. Bu özel albüm, sanatçının canlı konser performansları ve stüdyo kayıtlarından oluşuyor. Hayko Cepkin'in hayranlarına unutulmaz anılar yaşatan konser performansları, bu albümle yeniden hayat buluyor. Albüm, hem dijital platformlarda hem de fiziksel olarak müzikseverlerle buluştu. Hayko Cepkin'in özgün tarzını ve müzikteki duruşunu sevenler için kaçırılmayacak bir koleksiyon özelliği taşıyan albüm, yayınlandığı andan itibaren büyük ilgi görüyor. "Sizi Büyüten Şarkılar", Hayko Cepkin'in müzik kariyerindeki yolculuğuna kapsamlı bir bakış sunarken, sanatçının yıllar içinde evrimleşen müziğinin güçlü bir belgesi olarak da öne çıkıyor.
-
Tümör’den İlk Single "Nursuz" Yayında
İstanbul’un yeraltı müzik sahnesinden yeni ve gizemli bir oluşum: Tümör. 2025 yılında kurulan ve üyelerinin kimliklerini tamamen gizli tutan grup, ilk single’ı “Nursuz” ile dinleyicilerin karşısına çıktı. Türkçe sözlü black/death metal hattında ilerleyen Tümör, karanlık, saldırgan ve nihilist bir anlatım diliyle dikkat çekiyor. “Nursuz”, sistemli çürümeye, inancın yozlaşmasına ve insan doğasının karanlık yönlerine karşı bir ağıt değil, doğrudan bir saldırı niteliği taşıyor. Kendi deyimleriyle Tümör, müziğin ve verilen mesajın kişiliklerden ve yüzlerden bağımsız algılanmasını hedefliyor. Anonimliğin arkasında öfke, karanlık bir estetik ve toplumsal efendilere karşı bilinçli bir reddediş barındıran grup, ilk teklileriyle yeraltı metal sahnesine farklı bir soluk getiriyor.
-
Death Metal - Sleipnirband
- Sleipnirband
- Popülerlik: 0/100
- Aylık Dinleyici: 0
- Takipçiler: 213
Türkiye'de kurulan Sleipnir Band, 2024 yılında İstanbul'da müzikal yolculuğuna başlamıştır. Grup, adını İskandinav mitolojisinde Odin'in sekiz bacaklı atı Sleipnir'den alarak, Viking temalı bir konsept benimsemiştir.- The Callous Daoboys, I Don’t Want to See You in Heaven Albümüyle Dönüş Yaptı
Amerikalı mathcore grubu The Callous Daoboys, 16 Mayıs 2025'te yayımlanan üçüncü stüdyo albümü I Don’t Want to See You in Heaven ile müzik dünyasına geri döndü. Bu albüm, grubun önceki çalışmalarından farklı olarak daha melodi odaklı bir yaklaşım sergiliyor. Albümde "Lemon" ve "Two-Headed Trout" gibi parçalar, indie-pop ve nu-metal etkilerini birleştirerek dinleyicilere yenilikçi bir deneyim sunuyor. Grup, bu albümde kişisel kayıplar ve içsel mücadeleler gibi temaları işleyerek duygusal derinlik katıyor.- Sleep Token, Even in Arcadia Albümüyle Bir Adım Daha Atıyor
İngiltere çıkışlı anonim rock grubu Sleep Token, 9 Mayıs 2025'te yayımlanan dördüncü stüdyo albümü Even in Arcadia ile müzikal yolculuğunda bir adım daha attı. Vokalist Vessel'in kişisel deneyimlerini ve grubun anonim kimliğini derinlemesine işlediği bu albüm, dinleyicilere hem duygusal hem de müzikal açıdan zengin bir deneyim sunuyor. Albümün çıkış şarkısı "Emergence", grubun önceki çalışmalarından farklı olarak daha elektronik ve pop etkileri taşıyor. "Caramel" ve "Damocles" gibi parçalar ise Vessel'in anonimlik ve ünlü olmanın getirdiği zorluklar üzerine yazılmış kişisel şarkılar olarak dikkat çekiyor. Even in Arcadia, Sleep Token'ın müzikal çeşitliliğini ve derinliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.- Pelican, Altı Yıl Aradan Sonra Flickering Resonance Albümüyle Geri Döndü
Amerikalı post-metal grubu Pelican, altı yıl aradan sonra Flickering Resonance adlı yedinci stüdyo albümünü 16 Mayıs 2025'te yayımladı. Bu albüm, grubun kurucu gitaristi Laurent Schroeder-Lebec'in 2009'daki What We All Come to Need albümünden sonra ilk kez katıldığı albüm olma özelliği taşıyor. Flickering Resonance, grubun klasik post-metal altyapısını korurken, daha insancıl ve duygusal bir yaklaşım sergiliyor. Albümde "Cascading Crescent", "Indelible", "Pining For Ever" ve "Gulch" gibi parçalar öne çıkıyor. Sanat yönetimi ve prodüksiyon, grubun imza niteliğindeki atmosferik sound'unu yansıtıyor. Pelican, 2001 yılında Chicago, Illinois'de kurulan ve atmosferik, neredeyse tamamen enstrümantal bir tarz benimseyen Amerikalı bir post-metal grubudur. Grup, ilk albümü Australasia ile dikkatleri üzerine çekmiş ve sonraki yıllarda The Fire in Our Throats Will Beckon the Thaw, City of Echoes, Forever Becoming ve Nighttime Stories gibi albümleriyle müzik dünyasında kendine sağlam bir yer edinmiştir. Flickering Resonance, grubun yedinci stüdyo albümüdür ve 16 Mayıs 2025'te Run For Cover Records etiketiyle yayımlanmıştır.- Erythrocyte "See Nothing Inside" Teklisini Yayımladı
İzmir merkezli extreme metal grubu Erythrocyte, uzun bir aradan sonra “See Nothing Inside” isimli teklisini 2025 yılında dinleyicileriyle buluşturdu. Grup, 2004 yılında kurulduktan sonra bir süre ara vermiş ve ardından kurucu üyeler Mehmet Çiftçi (lead gitar) ve Volkan Yüce (ritim gitar) ile yeniden aktif hale gelmiştir. Kadro daha sonra Hür Turan Tuna (bas gitar), Salih Mete Kalgay (davul) ve Şeyma Sever’in (vokal) katılımıyla tamamlanmıştır. Erythrocyte, şarkı sözlerinde toplumsal yozlaşma, ihanet, savaş, aile içi şiddet, cehalet, hegemonya, kadın düşmanlığı, ayrımcılık ve ikiyüzlülük gibi kavramlara politik, sosyolojik ve teolojik açılardan yaklaşmaktadır. Yeni teklileri “See Nothing Inside”, grubun karakteristik sert müziğini ve tematik derinliğini yansıtmaktadır. Grup bağımsız olarak üretim yapmaktadır. Grup Üyeleri:Mehmet Çiftçi: Lead gitar (2004-günümüz) Volkan Yüce: Ritim gitar (2004-günümüz) Hür Turan Tuna: Bas gitar Salih Mete Kalgay: Davul Şeyma Sever: Vokal (Ayrıca: Anonima)- Erythrocyte - See Nothing Inside
- Erythrocyte - See Nothing Inside
- Sis Grubu, Yeni Teklisini Yayımladı
2025 Nisan ayında, İstanbul merkezli amatör doom metal grubu Sis, yeni teklisini 25 Nisan’da dijital platformlarda paylaştı. Grup, sosyal medya hesaplarından yaptığı duyuruyla parçayı dinleyicilerine sundu. Grubun üyeleri ve geçmişleriyle ilgili detaylı bir bilgi bulunmuyor. Sis, kendi imkânlarıyla üretim yapan, müziğini genellikle sosyal medya ve müzik platformlarından paylaşan bir grup. Yeni yayınladıkları tekli de bağımsız olarak yayımlandı.- Gabriel's Doom, İlk Single’ı “Luna”yı Yayınladı
2024 yılında İstanbul’da kurulan Gabriel's Doom, ilk single çalışması “Luna”yı 1 Mayıs 2025’te dijital platformlarda yayınladı. Doom metal türünde üretim yapan grup, karanlık ve yavaş tempolu besteleriyle dikkat çekiyor. “Luna”, grubun ilk resmi kaydı olma özelliğini taşıyor. Grup üyeleri ve geçmiş müzik tecrübeleriyle ilgili internette detaylı bilgi bulunmamakla birlikte, Gabriel's Doom yeni başlayan bir ekip olarak kendi sosyal medya hesapları üzerinden dinleyicilere ulaşmaya çalışıyor. “Luna”, Spotify ve Amazon Music gibi platformlarda dinlenebiliyor. Grubun yeni çalışmalarını sosyal medya ve müzik platformlarından takip edebilirsiniz. Albüm kapağı ve diğer detaylar için grup sayfalarına göz atabilirsiniz. Aşağıda Gabriel's Doom grubunun internet üzerindeki adreslerini bulabilirsiniz: Platform Bağlantı Spotify https://open.spotify.com/artist/68HAICjQDvWzk0Pmp4YBRT Instagram https://www.instagram.com/gabrielsdoomofficial/ Amazon Music https://music.amazon.in/artists/B0D7N377XF/gabriel%27s-doom- Cumbeast – "Fairytales Of Filth": Brutal Death Metal’in Çürümüş Masal Diyalektiği
Fairytales Of Filth, 14 Mayıs 2025 tarihinde Morbid Generation Records etiketiyle yayımlanan yedinci stüdyo albümüyle Turku, Varsinais-Suomi, Finlandiya çıkışlı Cumbeast, brutal death metal’in sınırlarını masalsı bir kurguyla yeniden tanımlıyor. Tomi Uusitupa tarafından Oxroad Studios’ta kaydedilip mikslenen; Miro Kiiski’nin Miro Mastering’deki nihai dokunuşlarıyla olgunlaşan eser, groove’un acımasız ağırlığını melodik ve folklorik dokularla örerken, Sami Perttula (Korpiklaani), John Puig (Phrymerial), Lukas Swiaczny (Stillbirth) ve Henri Sorvali (Finntroll, Moonsorrow) gibi konuk sanatçı katkılarıyla anlatısal derinliği perçinliyor. Snoop Rott’un guttural vokalleri ile Rob ‘O Cock’un kavurucu rifomatik pasajları arasındaki gerilim, Mikko “Fleshpipe Mike” Konki’nin mekanik blast beat’leri ile keskinleşiyor; 2024’te kayıtlardan sonra projeye veda eden Konki’nin yerini alan Stinky Minky ise gelecek döneme dair merakı somutlaştırıyor. Albüm, açılıştan itibaren “Cummando” ile ritualistik bir şiddet töreni sunarken, hemen ardından şekillenen “Metham Of Gotham” bölgesel nihilizmi, alt perde rezonansları üzerinden derinleştiriyor. “Captain Cock”ta Perttula’nın akordeonu ve Puig’nun dramatik konuşması, parçayı grotesk bir epik pasaj haline getirirken; “Abacus Of Testicles”de Swiaczny’nin kontrast vokal girişimleri, şiddet dozajını intibak halinde yükseltiyor. Albümün orta gövdesinde yer alan “Troll Named Scrot”da Sorvali’nin kuduz synth dokunuşları, analog tınıları modern bir distorsiyonla harmanlayarak Cumbeast’in ekstrem metal terminolojisini genişletiyor. “Åbomination” ile derin vokal gölgeler örülürken, “Forest Fap Frenzy”de bass ve davul arasındaki poliritmik diyalog, hem pit’in hem de metale dair felsefi kutlamanın sahnesi oluyor. Albümün deneysel ayağı olan “Ghostfuckers”da rap-vurgu denemeleri, külliyatın en tartışmalı bölgesini oluşturuyor; “Spermafrost” ise kapanışında, sinematografik bir dozer şiddetiyle Fairytales Of Filth’in kavramsal zirvesini oluşturuyor. Cumbeast’in en son dehşet masalı Fairytales Of Filth, brutal altyapının folklorik ve melodik kıvrımlarla tezat oluşturarak trajik bir bütünlük kurduğu, akademik müzik eleştirisinin yapısal çözümlerine uygun bir perspektif sunuyor. Grubun güncel haberleri, turne tarihleri ve yeni müzikleri için takip edebileceğiniz sosyal medya hesapları: Facebook: facebook.com/cumbeast Instagram: instagram.com/cumbeast YouTube: youtube.com/cumbeast Spotify: open.spotify.com/artist/cumbeast- Kanonenfieber – "Die Urkatastrophe": Tarihin Black Metal ile Yeniden Yazılışı
Kanonenfieber’ın müziği, tarihin tozlu arşivlerinden sızan insanlık trajedilerini blackened death metal’in soğuk nefesiyle diriltir. 2021’deki ilk albümleri "Menschenmühle", I. Dünya Savaşı’nın mekanik dehşetini, Noise’un anonim dehası altında bir “modern epik”e dönüştürmüştü. Üç yıl sonra gelen "Die Urkatastrophe" (Özgün Felaket) ise bu epiği genişletiyor, derinleştiriyor ve sanatsal bir direniş manifestosuna evriltiyor. Peki, bir başyapıtın mirasını taşımak, onu aşmak mümkün mü? "Die Urkatastrophe", adını I. Dünya Savaşı’nın “insanlığın ilk endüstriyel katliamı” olarak anılan yıkımından alıyor. Albüm, savaşın asker mektupları, günlükler ve resmi belgeler üzerinden örülmüş bir kolajını sunarken, Noise’un tarihsel perspektifi ele alış biçimi dikkat çekiyor. "Grossmachtfantasie" ile başlayan yolculuk, savaşın milliyetçi megalomanisini gramofon kayıtları ve topçu ateşi efektleriyle resmediyor. Ardından gelen "Der Maulwurf", cephe altında tünel kazan bir askerin psikolojik çöküşünü, funeral doom homurtuları ve black metal hızıyla anlatıyor. Bu parça, savaşın bireysel travmasını, kolektif bir yıkıma bağlama konusunda bir başyapıt. Albümün merkezinde yer alan "Lviv zu Lemberg", Avusturya-Macaristan’ın Lviv’i Ruslardan geri alışını, epik bir senfonik black metal şaheserine dönüştürüyor. Perküssüz akustik kesitlerle bezeli bu parça, Opeth’in "Blackwater Park" dönemindeki melankolisini çağrıştırırken, tremolo gitar melodileriyle savaşın estetikleştirilmiş groteskliğini vurguluyor. "Waffenbrüder" ise Heaven Shall Burn’den Maik Weichert’in konuk vokaliyle, savaşın kardeşlik ve ihanet ikilemini melodik death metal riff’leri üzerinden sorguluyor. Kanonenfieber’ın bu albümdeki en dikkat çeken yönü, türler ötesi bir müzikal eklektisizm. "Gott mit der Kavallerie", blackened thrash’in keskinliğini Skeletonwitch tarzı bir enerjiyle birleştirirken; "Panzerhenker", funeral doom’un ağırlığını black metal blastbeat’leriyle çarpıştırıyor. "Ritter der Lüfte" ise Panzerfaust’un atmosferik dokusuyla catchy bir melodi sunuyor. Ancak tüm bu referanslara rağmen, Kanonenfieber kendi kimliğini asla kaybetmiyor. Noise’un vokal performansı, albümün belkemiği. Testere gırtlağı çığlıkları ("Ausblutungsschlacht"), death metal homurtuları ("Verdun") ve senfonik arka vokaller arasındaki geçişler, savaşın çok katmanlı dehşetini yansıtıyor. "Ausblutungsschlacht"’ın kapanışındaki korolu final, Verdun Muharebesi’nin insanlık dışı ölçeğini adeta Wagneryan bir trajediye dönüştürüyor. Prodüksiyon, Kristin Kohle (Kohlekeller Studio) ile birlikte organik ve dokusal bir derinlik kazanmış. Gitarların kristal berraklığı ("Lviv zu Lemberg"), basın mix’teki baskınlığı ve davulun cephe hattı ritimleri, albüme “canlı” bir nefes katıyor. DR:7 dinamik aralık, her enstrümanın soluk almasına izin verirken, "Menschenmühle"’den kalma saha kayıtları ve asker anonsları, dinleyiciyi 1916’nın çamurlu siperlerine taşıyor. Eleştirel Perspektif: Bir Başyapıtın Mirası ve Kusurlu Final"Die Urkatastrophe", neredeyse kusursuz bir albüm. Ancak "Verscharrt und Ungerühmt" ("Menschenmühle"’nin akustik finali) ile kıyaslandığında, "Als die Waffen kamen" biraz antiklimaktik kalıyor. Noise’un burada yaratmaya çalıştığı duygusal çözülme, selefindeki gibi yürek paralayıcı bir etki yaratamıyor. Akustik gitarın hafif melankolisi ve asker şarkısı dokusu, savaşın umutsuzluğunu tam olarak yakalayamıyor. Bu, albümün tek estetik kusuru. "Die Urkatastrophe", yalnızca bir müzik albümü değil; tarihle hesaplaşmanın sanatsal bir biçimi. Kanonenfieber, savaşın mekanik vahşetini blackened death metal ile kodlayarak, dinleyiciyi bir etik sorgulamaya davet ediyor: Tarih tekerrür ederken, sanatın rolü belgelemek mi, yüceltmek mi, yoksa lanetlemek mi? Noise’un bu soruya cevabı net: "Die Urkatastrophe", savaşı ne romantikleştiriyor ne de basit bir anti-militarist manifesto sunuyor. O, insanlığın karanlık aynası. Değerlendirme: Konsept ve Anlatı: 5/5 Müzikalite ve Çeşitlilik: 4.8/5 Prodüksiyon ve Atmosfer: 5/5 Duygusal Etki: 4.5/5 Spotify’da "Der Maulwurf", "Lviv zu Lemberg" ve "Waffenbrüder" üçlüsünü dinleyin. Ardından, "Verscharrt und Ungerühmt" ile "Als die Waffen kamen"ı karşılaştırın. Tarih, sanatın bu denli güçlü bir aracı olduğunu nadiren görmüştür.- STRESS POSITIONS – "Human Zoo": Hardcore Punk’ın Deneysel Sınırlarında Bir Öfke Manifestosu
İçinde bulunduğumuz çağ, hardcore punk’ın doğası gereği öfkeli bir sanatsal direnişi zorunlu kılıyor. STRESS POSITIONS, bu zorunluluğu yalnızca kabul etmekle kalmayıp, onu Chicago’nun endüstriyel dokusundan sızan bir estetikle yeniden şekillendiriyor. Geçtiğimiz yılın yıkıcı albümü "Harsh Reality" ile sahneye çıkardıkları “kaynamış adrenalin, yanık lastik ve kırık dişler” metaforunu, "Human Zoo" EP’sinde deneysel bir laboratuvara taşıyorlar. Grup, vokalist Stephanie Brooks’un kalıcı parlaklıkta bir çığlığa dönüşen sesi eşliğinde, bir dakikayı bile zor bulan şarkılarında bile bir gerilla saldırısı keskinliği sunuyor. Yedi orijinal parça ve üç remixten oluşan bu 23 dakikalık eser, punk’ın geleneksel kabuğunu kırarak onu tekno-punk ve endüstriyel gürültü ile yeniden kodluyor. "Human Zoo", grubun müzikal kimliğini bir manifesto niteliğinde özetliyor. Açılış parçası "Sadistic", blastbeat’lerin üzerinde yükselen Brooks’un yırtıcı vokalleriyle, hardcore’un şeytani bir varyasyonunu sunarken; "Fragile" ise bu öfkeyi daha da katmanlaştırıyor: Endüstriyel bir pres makinesinin ritmiyle ilerleyen şarkı, dinleyiciyi çekiç darbeleri arasında sıkıştırıyor. EP’nin başlık parçası "Human Zoo", grubun tarzında radikal bir sapmayı işaret ediyor. DEAD KENNEDYS’in anarko-punk mirasını tüyler ürperten surf rock melodileriyle harmanlayan bu parça, hem akılda kalıcı bir nakarata hem de kaotik bir güzelliğe sahip. "Nakba", noise rock’ın çarpık dokusu altında bir breakneck sprint’e dönüşürken; "Blood Money", deathrock rifflerini psikopatça bir tempoyla çarpıştırıyor. "Salbahe Ako" ise birden fazla hız değişimi ve deneysel gitar soloları ile metal-punk’ın sınırlarını zorluyor. Kapanış parçası "Kaddish", punk’ı tamamen terk ederek, örneklenmiş gürültüler ve kopuk diyaloglarla örülü bir ambient kolaj sunuyor: İnsanlığın karanlık ruhundan sızan bir psikedelik belgesel. EP’nin remix bölümü ise grubun deneysel cesaretini taçlandırıyor. PLANET B ve MADE BY HUMAN HANDS’in elektronik müdahaleleri, orijinal parçaların DNA’sını endüstriyel hip-hop ve tekno-punk ile yeniden yorumluyor. Özellikle "Human Zoo (MADE BY HUMAN HANDS Remix)", şarkıyı boş bakışlı bir elektro groove’a dönüştürerek, grubun özgünlüğünü teknolojik bir distopyaya taşıyor. "Human Zoo", yalnızca bir müzik albümü değil; çağın kolektif öfkesinin bir kaydı. STRESS POSITIONS, hardcore’un sınırlarını parçalarken, dinleyiciye bir seçim sunuyor: Ya bu öfkeye kulak verin ya da küflenmiş kalıpların içinde kaybolun.- Heavy Metal - Zifir
- Yerli Gruplarımız Arşivi açıldı!
Yerli Gruplarımız Arşivi açıldı!- The Choir of Agony’den Yeni Single Haberi
İzmir merkezli death/doom metal grubu The Choir of Agony, resmi sosyal medya hesapları üzerinden yaptığı duyuruda, Ocean of Grief vokalisti Nikos Vlachakis’in (aynı zamanda Shattered Hope ve Föhn üyesi) konuk vokal performansıyla renklendirdiği ikinci single’ı “Ashes on the Ground”’u yayımlayacağını açıkladı. Grup, paylaşımında, “Her notasında karanlığın ve hüzünlü melodilerin buluştuğu bu parçada Nikos’un eşsiz vokali, albümümüz Enchanted Nocturne’un atmosferini daha da derinleştiriyor” sözlerine yer verdi. Açıklamada ayrıca, “Bu iş birliği, The Choir of Agony’nin müzikal yolculuğunda yeni bir kilometre taşı; dinleyicilerimizle paylaştığımız her an için minnettarız ve önümüzdeki dönemde sahnede buluşmayı heyecanla bekliyoruz” vurgusu yapıldı. Yeni single’ın, grubun 2025 yılında yayımlanan çıkış teklisi “Forsaken Lament” ile başladıkları hikâyeyi bir adım öteye taşıyacağına dair ipuçları da verildi. The Choir of Agony HakkındaThe Choir of Agony, İzmir merkezli bir death/doom metal grubudur. Müziğinde hüzünlü melodiler, karanlık atmosferler ve hem brutal hem de clean vokallerin güçlü birlikteliği dikkat çeker. Grup, ilk konserini 31 Mayıs 2024 tarihinde İzmir Katip Çelebi Üniversitesi bünyesinde düzenlenen İKÇÜ Fest’24 kapsamında gerçekleştirmiştir. Bu performans, grubun sahneye ilk adımı olarak önemli bir dönüm noktası olmuştur. İlk teklileri olan “Forsaken Lament”, 2025 yılı içerisinde yayımlanacaktır ve bu parçada Aeonian Sorrow’dan tanıdığımız Gogo Melone konuk vokal olarak yer almaktadır. Ashes on the Ground ise ikinci single olarak konumlanmakta ve kadrosunda Nikos Vlachakis gibi uluslararası bilinirliğe sahip bir ismi barındırmaktadır. Grup, toplamda 8 parçadan oluşacak olan Enchanted Nocturne isimli albümü üzerinde çalışmalarını sürdürmektedir. The Choir of Agony Kadrosuİsim Görevi Senem Semiz Brutal Vokal Ece Çelik Clean Vokal Eren Karyağdı Gitar Mecit Ege Yılmaz Gitar Hürkan Çağlar Bas Gitar Volkan Günakın Bateri- Heavy Metal - Razor Inc.
- BEHEMOTH - "The Shit Ov God": Şeytani Metalin Yeni Kutsal Kitabı
BEHEMOTH The S**t Ov God BEHEMOTH, liderleri Nergal’ın tutkuyla parlayan karizmasıyla beslenerek, dünyanın gözbebeği şeytani metal grubu olma yolunda kararlı adımlarla ilerliyor. Evet, GHOST bu kervana dahil değil. Nergal ve yoldaşlarının bu noktaya ulaşması kaçınılmazdı. 2004’te dönüm noktası niteliğindeki “Demigod”ın yayınlanmasından bu yana, BEHEMOTH kimsenin mümkün göremediği bir başarı seviyesine ulaştı. Festivallerin vazgeçilmezi ve epik arena turnelerinin güvenilir aktörleri olarak kök salan Polonyalılar, korkutucu bir üne ve istikrarlı, devasa bir diskografiye sahip. Yükselişlerinin zirvesi, tam on yıl önce, Nergal’ın lösemiyle savaşının dipsiz karanlıklarını ve zafer coşkusunu anlatan modern bir şaheser olan “The Satanist” ile geldi. Bu albümde, grubun kendine özgü ölüm metal fırtınası ile küfürbaz, kara büyülü atmosferi, adeta gerçek zamanlı olarak büyüyüp etkisini katladı. Ardından gelen “I Loved You at Your Darkest” (2018) ve “Opvs Contra Natvram” (2022) aynı öfke dolu kaliteyi korusalar da, seleflerinin etkisini ve kalıcılığını yakalayamadı. Elbette ana akım bir dev olmak BEHEMOTH’un hedefi değildi, ancak artık tartışmasız bir fenomen haline gelen grup için, geleceği yeniden tanımlayacak ve içine birkaç taş gibi sert ilahi serpiştirecek bir albüm kaçınılmazdı. İşte albümle aynı adı taşıyan şarkının (muhtemelen grubun bugüne kadarki en akılda kalıcı parçası) habercisi olduğu “The Shit Ov God”, tam da bu ihtiyacı karşılıyor. Grubun geçmişinden keyif alan dinleyiciler bu albümde de bolca tatmin bulacak, ancak müzikal vurguda incelikli bir kayma göze çarpıyor. “The Shit Ov God”, çürüyen ve kaynayan gitar tonlarıyla, devasa ve acımasız bir ses dokusu sunarken, bu güç o kadar baskın ki, tümüyle bir taarruz hissiyatı yaratıyor. Daha da önemlisi, grubun 13. stüdyo albümü, mesajını doğrudan iletme konusunda bir ustalık sergiliyor. Kataloğunda çoğunlukla kancalardan uzak duran BEHEMOTH, bu kez aynı lirik vurguları yepyeni bir yöntemle, sadist bir neşeyle zihinlere kazıyor. Albüme adını veren parça “The S**t Ov God”, bu yaklaşımın doruğu: BEHEMOTH terminolojisinde “hep bir ağızdan söylenebilir” nitelikteki bu şarkı, gelecek konserlerin vazgeçilmezi olmaya aday. Nakaratı haykırtan, günümüzün bölünmüş ve adaletsiz dünyasında yankılanan bir mesaj taşıyor. Bu, bir başkaldırı olarak küfrün ta kendisi: “Sen saflıksan, ben pisliğin çocuğuyum! / Sen inançla yüceltilirken, ben irademle sürükleniyorum…” diyen Nergal, dini ikiyüzlülüğün sunağına devasa, buharı tüten bir bok bırakarak felsefesini özetliyor. Frontman, kendi sapkın deklarasyonlarından hiç olmadığı kadar keyif alıyor ve şarkı, acımasız bir adrenalin patlamasına dönüşüyor. Anti-Hıristiyan misyon tamamlandı. “The S**t Ov God”ın tamamını başlık parçasının kavgacı sadeliğiyle özdeşleştirmek abartı olur, ancak BEHEMOTH burada hiçbir yumruğu esirgemiyor. “The Shadow Elite”, çekirge sürüsü gibi saldıran kara yürekli riffler ve cehennemin derinliklerinden fışkıran vaazları andıran o görkemli üslupla, muazzam bir açılış sunuyor. Nakarat, aşırılığın içinden pala gibi kesip geçerken, gitarların (ve Inferno’nun benzersiz davul performansının) yarattığı yoğun, rahatsız edici atmosfer hiç azalmıyor. Aynı durum, ustaca uyumsuz melodik dokunuşlarla şişen ancak yine de her blastbeat ihtiyacını karşılayan “Sowing Salt” için de geçerli. Buna karşılık “Lvciferaeon”, sapkın kancalarını bulantı ve kaos sisiyle örtüyor; ölüm metalinin gücü ile black metalin öfkesinin kusursuz bir karmaşasından obsidyen bir dram çıkarıyor. Grubun kökenlerini unutmamak adına, “To Drown The Svn In Wine” albümün en çarpıcı anlarından biri. Acımasız, hızlı ve sofistike yapısıyla, grubun on yıldır çıkardığı en cezalandırıcı parça. “The Satanist”in en brutal anlarının bir sentezi gibi hissettiren şarkı, ses kalitesi ve güç bakımından o zaferi bile gölgede bırakıyor. Inferno’nun davulları özellikle yıkıcı. Ardından gelen “Nomen Barbarvm”, Nergal’ın grotesk doğasını zifiri riffler üzerinde homurdanırken, makinalı tüfek thrash’e saparak çürük bir solo patlaması yaşatan saf bir kötülük şöleni. BEHEMOTH, yer altının aşırılığı ile ana akımın ağır topu arasında bir kıstas haline gelmeyi başarmış durumda ve “Nomen Barbarvm” gibi parçalarda bu çatışma en anlamlı halini alıyor. Bu, büyük sahnelerin hakkını veren şeytani metal, ancak mesajın yoğunluğu geniş kitlelere ulaşırken hiçbir şey kaybetmiyor. Üstelik BEHEMOTH hâlâ risk alıyor: “O, Venvs Come!” morbid ve sinsi bir karanlıkla örülü, DNA’sında bolca klasik metal taşıyan bir keşif. Nergal’ın kaynayan kanının sesi, çılgın blastlar ve yarılmış knucklegroove’lar üzerinde duyulurken, şarkının ortasındaki sapma, tüm parçaya hayaletimsi melodiler ve cehennemi bir ihtişam katıyor. Kapanış parçası “Avgvr (The Dread Vvltvre)” ise temposunu yeniden yükselterek “The S**t Ov God”ı nefes kesici bir finalle taçlandırıyor. Nergal, tanrıların çöküşünü ilan ederek tozlu cesetleri üzerinde zaferini haykırıyor. BEHEMOTH’un ilham verici şeytani evrenine tamamen teslim olanlar için bu, bir kez daha içgüdüsel ve unutulmaz bir an. “The S**t Ov God”, grupların hiçbir taviz vermeden zirveye ulaşabileceğinin kanıtı. BEHEMOTH’un on yılın en güçlü albümü olan bu eser, metal aleminin karanlık tahtına çöreklenmek isteyen Şeytan’a inatla direnenlere geniş ekran, yüksek çözünürlüklü bir orta parmak. Sadık Polonyalı savunucuları, bir kez daha durdurulamaz bir güç. - Sleipnirband
Navigation
Araştır
Configure browser push notifications
Chrome (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions → Notifications.
- Adjust your preference.
Chrome (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Select Site settings.
- Find Notifications and adjust your preference.
Safari (iOS 16.4+)
- Ensure the site is installed via Add to Home Screen.
- Open Settings App → Notifications.
- Find your app name and adjust your preference.
Safari (macOS)
- Go to Safari → Preferences.
- Click the Websites tab.
- Select Notifications in the sidebar.
- Find this website and adjust your preference.
Edge (Android)
- Tap the lock icon next to the address bar.
- Tap Permissions.
- Find Notifications and adjust your preference.
Edge (Desktop)
- Click the padlock icon in the address bar.
- Click Permissions for this site.
- Find Notifications and adjust your preference.
Firefox (Android)
- Go to Settings → Site permissions.
- Tap Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.
Firefox (Desktop)
- Open Firefox Settings.
- Search for Notifications.
- Find this site in the list and adjust your preference.